24 Eylül 2015 Perşembe
Kristof Kolomb Osmanlı Casusu muydu?
Amerika’yı keşfeden Christophoro Colombo (meşhur adıyla Kristof Kolomb),
Osmanlı idaresi altındaki Sakız adasında dünyaya gelmiş, sonradan
Cenova krallığı emrine girmiş bir denizcidir. Daha önceden birkaç defa
İstanbul’a geldi ve Türk denizcilerinin emrinde çalıştı. Bu arada müslüman
denizcilerinin kitaplarından, dünyanın yuvarlak olduğunu ve devamlı
olarak batıya gidilirse, yine aynı yere gelineceğini öğrendi. Fakat en
önemlisi, kendisinin Amerika kıtasına ulaşmasından 30 sene önce, Doğu
Amerika sahillerindeki Antil adalarına ulaşan, Osmanlı denizcilerinden Pîrî Reis’in
hatıralarını ele geçirmesi oldu. Pîrî Reis hatıralarında, Batı Afrika
sahillerinden denize açıldıktan sonra şiddetli lodos fırtınalarına
yakalanarak, günlerce batıya doğru sürüklendiklerini ve Arab
denizcilerinin Antilya dedikleri adalara ulaştıklarını, burasının gayet
zengin ve insanlarının medeni bir memleket olduğunu yazmaktaydı. Bunları
okuyan Kristof Kolomb, burasının Hindistan’a ait adalar olduğu
kanaatine vardı. O tarihlerde sefalet içinde yaşayan Avrupalılar, kısa
yoldan zengin olmak için, zenginliği ile meşhur olan Hindistan’a ulaşmak
ve buranın servetlerine sahip olmak istiyorlardı. Fakat, bu çok zordu.
Çünkü, arada Osmanlı devleti vardı ve onu aşıp Hindistan’a ulaşmak
imkansızdı. İşte Kristof Kolomb’un bu öğrendiklerini, Cenova kralına
anlattı, fakat ona kimse inanmadı. O da İspanyaya giderek, kraldan
yardım istedi ve eğer kendisine üç parça gemi tahsis ederse, batı yolunu takip ederek Hindistan’a ulaşıp, orasının zenginliklerini
kendisine getireceğini vadetti. Nihayet İspanya kralı Ferdinand ona
istediği üç gemi ve 87 gemiciyi temin etti. Fakat kendisinden
şüphelendiği için en güvendiği adamlarından Juan de la Cosa’yı onu takip
etmekle vazifelendirdi. Daha sonra bu yeni kıtaya ismini verecek olan
Amerigo Vespucci de onlarla beraberdi. Bu birinci seyahat sonunda ilk
rastladıkları adaya San Salvador adını verdiler. Fakat buralarını hâlâ
doğu Asya sanıyorlardı ve Küba adasına geldiklerinde burasını Japonya
zannederek, İspanyolca Japonya manasına gelen Jubana (Khubana okunur)
dediler. Bu ilk seyahatten fazla bir servete elde edemeden döndüler.
Kolomb, bu seyahatle ilgili bilgileri dönüşte İstanbul’a ulaştırmıştı.
İkinci seyahate daha kalabalık gidildi. Bu sefere 17 gemi ve 1700 kişi
katılmıştı. Küba sahilleri ve civar adalarda keşifler yapıldı. Fakat
umulan olmadı ve krala vadedilen servetlere
rastlanamadı. Aslında, o civarda büyük bir servet yatıyordu, fakat
Kolomb, silahsız yerlilere saldırmayı men etmiş, böylece İspanyol
korsanlarının hevesleri kursaklarında kalmıştı.Daha fazla servet bulunur
ümidiyle yapılan üçüncü seferden de fazla bir şey elde edilemedi.
Kolomb, yerlilere saldırmak, yağma ve katliamlar yapmak isteyen İspanyol
denizcilere mani oluyordu. Bunun üzerin orada, kendisinin garip tavır ve kararlarından şüphelenen ve Osmanlı hesabına casusluk yapmakla itham eden, İspanya Kralını bu sefer sırasında temsil eden Bobadillo tarafından tutuklandı, bütün
evrak ve haritalarına el konuldu ve zincire vurularak İspanya’ya
gönderildi. Bu sefer sırasında da, Amerika sahillerin haritaları ve
kıymetli birçok bilgiler, çoktan İstanbul’a ulaştırılmıştı. Nitekim o
tarihlerde Pîrî Reis ünlü dünya haritasını, Kolomb’un gönderdiği
bilgilere dayanarak yapmıştı. Kristof Kolomb, İspanya’ya dönüşünde,
Osmanlı hesabına casusluk suçlamasıyla Sevilla’daki Las Cuevas
manastırına hapsedildi. Burada iken bir yakınına yazdığı mektubunda;
“Öyle bir duruma düştüm ki, en alçak insanlar bile bana hakaret etmeye
kendilerinde hak görüyorlar. Hindistan’ı (Amerika kıtasını kastediyor)
ele geçirip Osmanlılara teslim etseydim, onlardan kimbilir ne büyük
mükafat görürdüm. Bununla birlikte, bu dünyada böyle bir haksızlığı hoş
karşılamayacak kimselerin var olduğuna inanıyorum.”Nitekim ümit ettiği
gibi, kısa bir süre sonra, birilerinin müdahelesi sonucu serbest
bırakıldı. Kuvvetle muhtemeldir ki, kendisinden, çok kıymetli bilgileri
alan Osmanlı denizcileri onun serbest bırakılmasını sağlamışlardır.